Yaşam

Bu gerçek mi? Dünyamızın Her Geçen Gün Birbirine Benzemeye Başladığını Mutlaka Okumanız Gereken 14 Distopya

Eskiden okuduğumuz ve ‘böyle olmaz’ dedirten distopyalar vardı… Salgın hastalıklar, yasaklar ve içinde bulunduğumuz durumlarla birlikte her geçen gün yazılan distopyalara biraz daha yaklaşıyoruz. Bugün iletişime geçebileceğiniz, bunu bir yerden biliyorum diyebileceğiniz, günümüz dünyamıza benzeyen ve mutlaka okumanız gereken distopyaları burada derledik!

1. Metro 2033 – Dmitry Glukhovsky

Nükleer savaş sonrası dünyaya odaklanan Metro 2033’e her geçen gün daha da yaklaşıyoruz. Metro 2033, nükleer silah tehdidinin her geçen gün arttığı dünyamıza ışık tutuyor. Büyük bir nükleer savaştan sağ kurtulanların Moskova metrosuna sığındıkları kitapta, istasyonların ortasında yaşayan diğer canlılara odaklanılıyor.

2. 1984 – George Orwell

Big Brother tarafından totaliter bir rejimle yönetilen bir ülkeye odaklanan 1984, şu anda Kuzey Kore’deki duruma oldukça benziyor. Ana karakter Winston Smith, parti kontrolündeki hayatını sorgulayan ve üzerine düşünen bir memurdur. Partinin görüşleri ve davranışları her zaman gözetim ve propaganda yoluyla kontrol edilir. Her yerde kameraların izlendiği bir ülkeye odaklanan 1984, ürkütücü bir şekilde gerçektir.

3. Mert Yeni Dünya – Aldous Huxley

Duygu ve sevginin olmadığı, insanların sınıflarına ve çeşitli özelliklerine göre tüp bebek olarak üretildiği Cesur Yeni Dünya’da dünyaya çok benzemese de romanda benzer görüşler ve yapılar var. şu anda yaşıyoruz. Kitaptaki ‘vahşi’ bir karakter olan John, bu distopik dünyadan farklı bir toplum olan Wilders’ın içinden gelir ve Dünya Devleti’ni anlamaya ve sorgulamaya başlar.

4. Ben, Robot – Isaac Asimov

Yapay zeka ve gelişen robotik sistemlerin hayatımıza girdiği bu dönemde Ben, Robot aslında çok da uzak olmadığımız bir konuya değiniyor. Kitaptaki öyküler, robotların farklı dönemlerde ve farklı karakterlerle olan ilişkilerini ve etkileşimlerini konu alıyor. ‘Robotların Üç Yasası’, insanlara zarar vermeye programlandığı ve insan güvenliği için tasarlandığı düşünülen robotların bazen beklenmedik sonuçlara yol açan kararlar almasının nedenlerini araştırıyor. Hikâyeler, robotların duyguları, insanlarla etkileşimleri, ahlaki dertleri ve sosyal sonuçları gibi derin niyetleri ele alırken, bilimkurgu türüne özgü heyecanlı ve zekice kurgular da sunuyor.

5. Seçilmiş Kişi – Lois Lowry

Distopik bir toplum olan Sameness adlı sessiz ve monoton bir toplumda yaşayan genç bir adam olan Jonas’ın hikayesini anlatıyor. Toplumları renksiz ve duygusuz bir düzen içinde yaşar. Ancak herkesin tanımlanmış bir rolü ve yaşamı vardır. Dijital dünya ile duygu ve hislerimizi yavaş yavaş kaybettiğimiz bu dönemde, The Chosen One’daki bazı durumlar bize çok tanıdık gelebilir…

6. Demir Ökçe – Jack London

Amerika Birleşik Devletleri’nde geçen Demir Ökçe, yayınlandıktan sonraki dönemde yazdığı şeylerle birçok kez gündeme geldi. Birbirinin tıpatıp aynısı olmasalar da benzerlerinin oldukça fazla olduğu bu toplumda Demir Ökçe gerçekten de tanıdık bir distopya! Daha önce İkinci Dünya Savaşı olaylarını aktaran Demir Ökçe, okurken günümüz dünyasını da görebileceğiniz, aramızda bir distopya.

7. Biz – Yevgeni Zamyatin

Bireysellik ve özgürlük kavramlarının ortadan kalktığı bir ülkeye odaklanan Biz, doğadan kopuk, teknolojiye bağlı kalan insana odaklanıyor. Numaralı isimleriyle var olan insanlar, rutin bir yaşam sürmeye odaklanmış görünürler. Belirli saatlerde makul şeyler yapmalarına izin veren bu toplum şu anda gerçek değil ama benzerlik noktaları var.

8. Otomatik Portakal – Anthony Burgess

Şiddete odaklanan Otomatik Portakal, şiddetli Alex’in deneyimlerine odaklanıyor. Alex, arkadaşlarıyla birlikte şiddet içeren eylemlerde bulunan ve hatalar yapan bir gençtir. Ancak bir gün yakalanır ve cezaevine gönderilir. Alex, cezasının bir parçası olarak beyin yıkama terapisiyle karşılaşır.

9. Hayatta Kalma Günlüğü – Doris Lessing

Çevre kirliliğine ve doğal kaynakların tükenmesinden kaynaklanan kıyamete odaklanan Survival Diary, şu an yaşadığımız hayattan pek de uzak değil gibi görünüyor. Dilin bozulması, sokak çetelerinin büyümesi gibi noktalara odaklanırken aslında bize vahşi bir dünya sunuyor.

10. Uyandığında – Hillary Jordan

Atom felaketinin ardından din devletine dönüşen ABD’nin de dahil olduğu bu gelecekte, totaliter rejimlerle birlikte yeni bir tehlike ortaya çıkıyor: Salgın hastalıklar. Kadınları kısır bırakan bir virüs, kürtajın cinayet sayıldığı bir ABD… Uyandığında, bildiklerimizin değiştiği bir distopya, bazı noktalara çok yaklaşıyor…

11. Beni Asla Bırakma – Kazuo Ishiguro

Never Let Me Go, çocukluktan yetişkinliğe üç çocuğun, Kath, Tommy ve Ruth’un hayatlarını ve duygusal kaygılarını takip ediyor. Hikaye, çocukların çocukluklarında normal görünen bir eğitim sistemi ve katı bir disipline tabi tutulurken aslında özel bir amaçla yetiştirildiklerini ve gelecekte büyük bir kaderle karşı karşıya kaldıklarını keşfetmelerine odaklanıyor. Kath, Tommy ve Ruth kısa ömürlü klonlar olarak yetiştirildiler ve amaçları organlarını bağışlamak için ‘tamamlanmak’ için yetiştirilmek. Kitap, bu üç karakterin kendi kimlikleri, aşk ve insanlık arayışları ile birlikte klonların toplumdaki yeri, insan doğasının karanlık tarafları ve etik sorunları ele alıyor.

12. Çocukluğun Sonu – Arthur C. Clarke

Dünya’nın aniden üzerine inen dev uzay gemileri tarafından işgal edildiği bir gelecekte geçen Childhood’s End, uzay ile gerçek dünya arasında yer alıyor. Uzay gemilerinin içinden gelen Overlord adlı uzaylı bir varlık, kendisini Dünya halkına tanıtır ve Overlords olarak bilinen uzaylı ırkının barışçıl niyetleri olduğunu ortaya çıkarır. İnsanların kendi sorunlarına çözüm üretmek ve dünyada barışı tesis etmek için geldiler.

13. Kelime Avcısı – Alena Graedon

Kitabın ve el yazısının olmadığı bir dünyada geçen Söz Avcısı’nda Mem isimli tabletlerle sık sık karşılaşıyoruz. Gazetelerin ortadan kalktığı, kütüphanelerin kapatıldığı bu dönem, gelişen teknolojik dünyamızla da paralellik göstermektedir. Kitaptaki en büyük fark, her kelimenin parayla satılması.

14. Swastika Geceleri – Katharine Burdakin

Swastika Nights, Hitler’in dünyayı ele geçirdiği bir zamanda geçiyor. Hitler’in dünyayı ele geçirmesinin üzerinden 700 yıldan fazla zaman geçti. Şiddet ve ihanet erkeklere statü kazandırmaya başladı. Dişiler, üremeye odaklanmış yetiştiriciler olarak konumlandırılır. Tüm toplumun hayran olduğu tek bir şey vardır, o da Hitler’dir.

bayat-ajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu